Fususul Hikem'in Sırları

İlyas

Bu hikmet, Allah’ın kendisiyle İlyas’ı yaratmış olduğu, “inasi” sıfata aittir. Böylece İlyas, hem insanlarla, hem de meleklerle ahbablık yapmıştır.

Yüce ruhların kuvvetleri ile insani mizaç kuvvetleri arasında farklı tarzlarda karışımlar vardır. Bu karışımlar, ulvi ruhlar ile insani mizaçlar arasında etkenlik/edilgenlik ve galibiyet/mağlubiyet ilişkileri ortaya çıkarır. Dünyada görülen, suyun havaya, havanın ateşe ve benzerlerine dönüşmesi vb. değişimler de bunlardan kaynaklanır. Yine bu yüzden, ruhanileşen insanlardan bazıları meleki mertebeye ulaşırlar ve bunların mizaçlarına ait kuvvetleri ruhani kuvvetlerin hükmü altında silinir. Böyle bir insanın dünya aleminde ortaya çıkması da meleğin “yakışıklı bir insan suretinde” gözükmesine benzer. Onu görenler, beş özellikten (manevi, ruhani, misali, hissi, birleştirici/zati) birisinin hükmüne göre onu görürler.

Gören ile görülen arasında zati bir ilişki olduğunda, ruhanileşmeden önceki asli suretinde görülür. İsa’nın -meleki ilişkisine rağmen- zuhurunun doğal surette olması böyledir ve bir insan olan annesinden kazanılmıştır. Öte yandan, Hızır’ın görülmesi ise izafi olur ve mertebedeki ortaklığa göre gerçekleşir. Buna göre, mertebeden olan payın farklılaşmasıyla, Hızır’ın sureti de değişir. Çünkü, gören ve görülen arasında zati bir ilişki olmadığında, görülen, gören ve görülenin ortaklaştığı bir özellik, fiil ya da hal üzere ve bu ortaklığın kalitesine göre bir kemalde olur. Bu, aynanın, kendisine yansıyan şey ile olan ilişkisidir.

Allah ehli bu konuda şöyle der: “Hakk’ın tecelli ettiği kimsedeki tecellisi, Kendisine göre değil, tecelli olunanana göredir.” Nitekim Allah, zamansız ve mekansız olmakla birlikte, “Nerede olursanız, O sizinle beraberdir.”(Hadid, 4) demektedir. Aynı bağlamda, Resulullah (Salat ve Selam üzerine olsun) haber vermektedir ki: “Şüphesiz, kul namaz kılmaya kalktığında Allah onun vechi karşısında durur.”

Ruhanileşmesinden önce İlyas’ın ruhani ve doğal kuvvetleri arasında meydana gelen karışım, eşite yakın bir tarzda gerçekleştiği için, İlyas, hem yüce, hem de aşağı mertebelerle ilişki içinde olmuştur. Meleki ve insani yaratılış arasında bir berzah olmakla, her iki yaratılışın hükümlerini de kendinde toplamıştır.