Fususul Hikem'in Sırları

Musa

Bu kelimeye ait hikmet, Musa’nın mertebesinin yüksekliğine ve dört açıdan diğer peygamberlerin büyük kısmına olan üstünlüğüne bağlı olarak “ulvi” sıfata izafe edilmektedir.

Musa’nın üstünlüklerinin ilki, arada melek veya başka bir vasıta olmaksızın Allah’dan doğrudan ilim almasıdır. İkincisi, Hakk’ın onun için Tevrat’ı kendi eliyle yazmasıdır. Nitekim Resulullah (Salat ve Selam üzerine olsun) şöyle haber vermektedir: “Allah, Tevrat’ı kendi ile yazmış, Tuba ağacını kendi eli ile dikmiş, Adn cennetini kendi eli ile yaratmış ve Adem’i de iki eli ile yaratmıştır.”

Üçüncüsü, Resulullah’a ait camilik makamıyla yakın ilişkisidir. Nitekim şöyle denilmektedir: “Nasihat ve her şeyin açıklamasına dair ne varsa, hepsini Musa için levhalarda yazdık.” (Araf, 165). Hakk, Zahir isminin ikramlarından Musa’nın payını çoğalttığında, Batın isminin hükümlerinin bir yönünü de ona göstermek istemiştir. Bu yüzden onu Hızır ile buluşturmuş ve bu beraberlik neticesinde de ona irade ve emir hükümleri arasındaki farkı ve kendisine verilen ilmin ötesinde de bir takım ilim ve sırlar olduğunu göstermiştir. Ne var ki, -hakikat karşısında- şeriat Musa’ya hakim olmuş ve o, bu beraberliğe daha fazla sabredememiştir. Bu olay hadislerde şöyle geçmektedir: “Allah’ın rahmeti bize ve Musa’nın üzerine olsun. Keşke haberleri bize anlatılması için sabretse idi.”, “Eğer Musa sabretmiş olsaydı garip şeyler görürdü, fakat eleştirisi onu arkadaşından ayırmıştır.” Musa’nın üstünlüğünün dördüncü sebebi ise ümmetinin sayıca diğer ümmetlerden fazlalığıdır.